Nach langjährigem Dienst in der Heilig- Kreuz-Kirche…

Nach langjährigem Dienst in der Heilig- Kreuz-Kirche…

Nach langjährigem Dienst in der Heilig- Kreuz-Kirche…

Liebe Herr Pfarrer Storck,

Dersimer/innen in Berlin bedanken sich sehr herzlich bei dir dafür, was du in unsere 23-jährige Nachbarschaft für unsere Gemeinschaft getan hast. İşinize olan bağlılığınız ve tutkunuz hatırlanacaktır.
Hayatınızın yeni aşaması için hepinize en iyisini, sağlık ve memnuniyetini diler ve gelecekte birbirimizi tekrar göreceğimizi umuyoruz.

Herzlichen Dank und alles Gute.

Berlin’de Dersimer Gezi Programı

Berlin’de Dersimer Gezi Programı

Berlin’de Dersimer Gezi Programı

“Balance-Têdustra” projesi kapsamında topluluğumuz tarafından 16.10.2023 ve 23.10.2023 tarihlerinde dört önemli ziyaret programı gerçekleştirilmiştir.

İlk ziyaretimiz bizi 12:00-15:00 saatleri arasında Berlin Duvarı Vakfı “na götürdü ve burada Bayan Cornelia Thiele bizi sıcak bir şekilde karşıladı. Grup, vakfın tarihi, Berlin Duvarı” nın anılarının toplanması, Alman-Almanya “nın bölünmesi ve Soğuk Savaş sırasında 1990” lara kadar olan mülteci hareketleri hakkında bilgi edindi.
Daha sonra, açık hava sergisini ziyaret ettik ve Doğu Almanya’dan kişisel ve politik düzeyde Alman içi mülteci hareketi, 1961’den 1989’a kadar Alman-Alman kaçış yardımı ve günümüzde kaçış ve göç konuları hakkındaki bilgilerimizi derinleştirdik.
İkinci ziyaret 16:00-18:30 saatleri arasında Friedrichshain-Kreuzberg Müzesi’nde (FHXB) gerçekleşti ve Bayan Natalie Bayer tarafından yönetildi.
FHXB Friedrichshain-Kreuzberg Müzesi, Berlin’de bir semt müzesidir ve sergisi, etkinlik programları, koleksiyonu/arşivi ve eğitim olanaklarıyla kendisini semtin bir forumu ve hareketli hafızası olarak görmektedir. FHXB Müzesi, herhangi bir köken veya sosyal bağlantı niteliğinden bağımsız olarak tüm insanlar için halka açık bir alandır.
Grup, Oranienplatz’ın işgaliyle sonuçlanan mültecilerin kendi kendini güçlendirmesinin 10 yıllık tarihi adlı mevcut sergiyi ziyaret etti. Ayrıca Bayan Bayer’den müze ve tarihi hakkında geniş bilgi aldık.
23.10.2023 tarihinde başka tarihler de vardı:
Milletvekili Hakan Demir ile 23.10.2023 tarihinde 12:00-15:00 saatleri arasında Federal Meclis’e önceden planlanmış bir ziyaret. Grubumuz güvenlik kontrolünden geçtikten sonra içeri alındı ve bizzat Hakan Demir tarafından karşılandı. Sayın Demir’in danışmanı Timo Schramm da bize eşlik etti. Önce Paul-Lobe-Haus’u ziyaret ettik ve komisyonların çalışmaları hakkında detaylı bilgi aldık. Daha sonra bir tünel bizi Reichstag’a götürdü ve burada binanın tarihi, geçmiş ve mevcut federal parlamento üyeleri, çalışma haftasının gidişatı ve Federal Meclis’teki toplantı yöntemleri hakkında daha fazla bilgi edindik. Ne yazık ki, kubbe alanı onarım çalışmaları nedeniyle kapatıldı.
Son ziyaretimiz bizi 23.10.2023 tarihinde 15:30 – 17:45 saatleri arasında Berlin Eyalet Parlamentosu üyesi Sayın Sevim Aydın’ın (SPD Friedrichshain-Kreuzberg) Wassertorstraße 2’deki ofisine götürdü. Sayın Aydın grubumuzu sıcak bir şekilde karşıladı ve Friedrichshain-Kreuzberg’deki siyasi deneyimler, göç ve katılım, konut kiraları ve artışları, fiyat artışları, çocukların okul sorunları ve göçmenlikten milletvekilliğine giden yol gibi çeşitli konularda canlı bir tartışma yapıldı. Aydın Hanım bizim köken kültürümüzden geliyor ve bu tartışma Dersim’in hikayesine de yol açtı.
Bu randevular, katılımcıları Berlin’deki sosyal ve politik hayata daha da yakınlaştırdı. Bu, bilgilerini zenginleştirdi ve kişisel deneyimlerini genişletti.

Ev sahiplerimize samimi karşılama için teşekkür ederiz.

Mazlum Halklar Konferansı

Mazlum Halklar Konferansı

Yunanistan’da Ezilen Halklar Konferansı

Anadolu eksenindeki soykırım ve katliam mağdurlarının acıları, acıları, gözyaşları ve sesleri Orta Makedonya’da birleşiyor.

5-8 Eylül 2023 tarihleri arasında Orta Makedonya/Imathias İli “nde (Pontus Rumlarının Yunanistan” daki kalelerinden biri), farklı etnik kökenlerden temsilcilerin etkileyici bir buluşması bir araya geldi. Konferansın ana teması “Soykırımlar: Dün, Bugün, Yarın – Sonuçları, Başa Çıkmaları ve Kaçınmaları” idi.

Her biri, Osmanlı İmparatorluğu “nun ve Türkiye” nin ırkçı politikaları elinde, vatanlarından sürülme ve hatta soykırım dehşeti yoluyla çektikleri fedakarlıkların ağırlığını taşıyor. Süryani Hristiyanlar, Ermeniler, Rumlar, Dersimiler, Yezidiler, Koçgiriler ve Arap Aleviler ortak bir amaç için birleştiler: adalet ve uzlaşma. Organizasyonlar aşağıdakilerle karakterize edildi:

– Yervand Khosrovian (Ermeni Ulusal Kültür Merkezi)
– Dimitris Konstantinidis (Köln’deki Pontos Halkları ve Rumlar Birliği AGADEKA Konseyi
– Kenan Araz (Mezopotamya Araştırmaları Enstitüsü-IFMS)
– Kemal Karabulut (Avrupa Dersim Toplulukları Federasyonu FDG Başkanı)
– Prof. Dr. Şefik Tağay (Ezidi Akademisyenler Derneği, GEA)
– Hasan Özer (Avrupa Koçgiri Vatandaşları Derneği)
– Petrus Afrem-Barsom (Orta Avrupa Asur Gençlik Birliği)
Temsil.

Çeşitliliğimiz kolektif gücümüzdür ve ortak acı tarihimiz bizi derinden bağlar. Etnik ve dini sınırları aşmanın ve güçlü bir birlik ve dayanışma mesajı yaymanın zamanı geldi.

Bu tarihi toplantının temelini atan özverili bilim insanlarına ve araştırmacılara da derin takdirlerimizi ifade etmek isteriz. Özel teşekkürler:
– Prof. Dr. Theodosis Kyriakidis, Pontus Araştırmaları Kürsüsü, Aristoteles Üniversitesi, Selanik
– Prof. Dr. Bedriye Poyraz, Ankara Üniversitesi, Türkiye
– Prof. Dr. Armen Marsoobian (davetli), Güney Connecticut Eyalet Üniversitesi
– Prof. Dr. Şefik Tagay, Köln Uygulamalı Bilimler Üniversitesi
– Prof. Dr. Önver Cetrez, Uppsala Üniversitesi, İsveç Dr. Zeki Sağdıç, Pratisyen Hekim, Midyat/Turabdin, Türkiye

Onların önemli araştırmaları ve uzmanlıkları, dört gün boyunca burada bir araya gelmemizi ve daha iyi bir gelecek için çalışmamızı mümkün kıldı.
Moderasyon için Elena Lazadaou “ya, Yunanca ve Almanca çeviriler için Parthena Iordaniou” ya ve AGADEKA yönetim kuruluna, özellikle de bu dört günün ustaca organizasyonu için Dimitrios Konstantinidis “e özel teşekkürlerimizi sunarız.
Uluslararası toplumu, ortak tarihimize gölge düşüren insanlığa karşı işlenen suçları unutmamaya, insan hakları ve adalet davasını desteklemeye çağırıyoruz. Bu tür olayların asla tekrarlanmamasını sağlamak için sorumluların sorumlu tutulmasını talep ediyoruz.
Hoşgörü, anlayış ve barışın tonu belirlediği bir dünya yaratmak için birlikte çaba gösterelim. Selanik” teki buluşmamız, hepimizin el ele yürüdüğü bu yolda bir ilk adım olsun.

İnsan haklarını korumak ve savunmak bizim sosyal sorumluluğumuzdur!
Soykırımlar için yüzleşme ve adalet talep ediyoruz!
Birlik ve umut içinde!

Dersim’de 10 bin 557 mayın bulunmaktadır.

Dersim’de 10 bin 557 mayın bulunmaktadır.

Dersim’de 10 bin 557 mayın bulunmaktadır.

Dersim’de 10 bin mayın: 10 yılda 10 kişi öldü.

Dersim’de son 10 yılda 4’ü çocuk 10 kişi mayın nedeniyle hayatını kaybetti. Hukukçular ve insan hakları savunucularının açıklamalarına göre, Dersim’de bulunan 10 bin 557 mayının temizlenmesi çağrısı yapıyoruz!

DERSİM – Birleşmiş Milletlere 2004’te sunulan raporlara göre Dersim’de 10 bin 557 adet kara mayını/anti-personel mayın bulunuyor. Güvenlik gerekçesiyle karakol çevrelerine, geçiş noktalarına ve yerleşim yerlerinde bulunan askeri alanlara yerleştirilen mayınların sel ve heyelan sebebiyle bilinen yerinin uzağına taşınması can güvenliği için risk olmaya devam ediyor. Türkiye’nin taraf olduğu Ottawa Sözleşmesi’ne göre 1 Mart 2004 tarihinden itibaren mayınların imhasına başlamış olması planlanıyordu ancak bugüne kadar mayınların imhası için herhangi bir girişimde bulunulmadı.

İÇ GÜVENLİK MAKSADIYLA EN ÇOK ENVANTER DERSİM’DE
Türkiye Barolar Birliği Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu üyesi olan ve Dersim’deki mayın tehdidine ilişkin birçok suç duyurusunda bulunan Avukat Barış Yıldırım, Türkiye’nin taraf olduğu sözleşmeye göre ülkede bulunan mayınları imha etmesi gerektiğini belirterek şunları söyledi: “Fakat Türkiye şu ana kadar mayınları maalesef imha edemedi. Birleşmiş Milletler’e sunulmuş envantere göre ilimizde saptanmış 10 bin 557 adet anti-personel mayını var. Bu mayınlar Türkiye’de iç güvenlik maksadıyla bir ilde en çok kullanılan envanterin burada olduğu anlamına geliyor. Bu mayınlar Aktuluk, YİBO yatılı okulların yanına da yerleştirilmiş. Mayınların imha edilmesi için çeşitli girişimlerimiz ve suç duyurularımız oldu. İlimizde can kaybı da meydana geldi mal güvenliği de ihlal edildi. Köylere geri dönüş oldu fakat ilimizde pek çok köy hala boş. Mayınlar sebebiyle de insan hakları ihlallerinin, yaşam hakkı ihlallerinin meydana gelebileceğini düşünüyorum. Bu konuda da Türkiye’nin Birleşmiş Milletler’e verdiği taahhütleri bir an önce yerine getirmesi gerekiyor.”

ANTİ PERSONEL KARA MAYINI ÇOCUKLARI ÖLDÜRÜYOR
Anti-personel kara mayınlarının kişiye yönelik mayınlar olduğuna dikkat çeken Mayınsız bir Türkiye Girişimi Koordinatörü Muteber Öğreten, bu silahları diğer geleneksel silahlardan ayıran en önemli özelliğin bizzat mağdurun kendisinin teması ile harekete geçmesi olduğunu belirtti. Mayın sebebiyle yaşanan ölümlere şuna dikkat çeken Öğreten, “Anti-personel kara mayınlarının esas olarak sivillerin özel olarak ise çocukların ölümüne yol açan silahlardır. Mayınlı alanlardaki yerleşim birimlerinde yaşayan sivillerin ve çocukların bu alanlara girişi engellenmeli; sivillere ve çocuklara yönelik mayın risk eğitimleri başlatılmalı” ifadelerini kullandı.

MAYIN TEMİZLİĞİ İÇİN BİR PROGRAM YOK

Mayın vakalarının en çok iç bölgelerde yaşandığını belirten Öğreten, “Esas olarak iç bölgelerdeki mayınların temizlenmesi gerekmekte. Tunceli’deki mayınların temizliği son derece önemli. Meralardaki, yaylalardaki mayınlar siviller için büyük tehlike oluşturuyor. Dolayısıyla eğer insani bir mayın temizliğinden söz ediyor isek, bu temizliğin öncelikle iç bölgelerden başlatılması gerekir. Oysa bu bölgeler, Türkiye’nin mayın temizliği programında, en son ele alınacak bölgeler olarak belirtiliyor. Mayınsız Bir Türkiye Girişimi olarak bu bölgelerin öncelikli bölgeler olarak yer alması gerektiğini söylüyoruz ”dedi.

MAYIN MAĞDURLARI TOPLUMA YENİDEN KAZANDIRILMALI

İçişleri Bakanlığı’nın 1984 ile 2010 yılı arasını kapsayan bir raporuna göre 6 bin 360 kişi anti-personel kara mayını nedeniyle ölen ve yaralananlar oldu. Mayınların döşendiği 1950 yılından bu yana ölen ya da yaralananların sayısının 10 binin üzerinde olduğu tahmin ediliyor. Öğreten, sözlerine şöyle devam etti: “Bu konuda Türkiye’de bir veri tabanı bulunmuyor. Dolayısıyla net bir sayı vermek mümkün değil. Mayın mağdurlarının topluma yeniden kazandırılması, onların hem engelli haklarından kaynaklı hem de bu sözleşmede yer alan durumlarından kaynaklı olarak da haklarının yasal bir çerçeve içerisinde sunulması gerekir.”

DERSİM’DE 10 KİŞİ MAYIN SONUCU HAYATINI KAYBETTİ

Dersim’de son olarak 2019 yılında Ovacık Belgeç köyünde Ayaz ve Nupelda kardeşler oyun oynarken patlayıcı maddenin infilak etmesi sonucu yaşamını yitirmişti. İnsan Hakları Derneği Dersim Şubesi raporlarına göre 1993 yılı itibarıyla yerleşim yerlerindeki mayınlar sebebiyle 4’ü çocuk 10 kişi hayatını kaybederken, 2’si çocuk 4 kişi de sakat kaldı. Askeri eğitim alanlarının yerleşim yerlerine yakın olmasından kaynaklı oluşan tehlikeye dikkat çeken İnsan Hakları Derneği yöneticisi Hüseyin Yaşar Sezgin de mayın tehdidine ilişkin şu uyarıda bulundu: “Mayınların temizlenmemesi Dersim’de ve bölgede her geçen gün ölüm riskini artırmaktadır. Söz konusu vakaların da yeniden yaşanmaması için Türkiye’nin taraf olduğu Ottawa Sözleşmesi’nin yükümlülüklerini yerine getirmesi, masum ve korunmasız sivillerden ve özellikle çocuklardan oluşan yüzlerce kişiyi öldüren veya sakat bırakan mayınların ivedilikle temizlenmesi gerekiyor.”
Duygu Kıt ́ın Haberi, 9 Eylül 2023

”Dersim Tertelesi” Berlin Parlamentosu’nda

”Dersim Tertelesi” Berlin Parlamentosu’nda

Avrupa Dersim Dernekleri Federasyonu, Sol Parti ile birlikte 1938’de gerçekleşen ve ”Dersim Tertelesi” olarak adlandırılan olayları, çok sayıda bilim adamı ve politikacının katılımı ile 17 Mayıs Salı günü Berlin Eyalet Parlamentosu’nda tartışacak

”Dersim Tertelesi” Berlin Parlamentosu’nda

Avrupa Dersim Dernekleri Federasyonu, Sol Parti ile birlikte 1938’de gerçekleşen ve ”Dersim Tertelesi” olarak adlandırılan olayları, çok sayıda bilim adamı ve politikacının katılımı ile 17 Mayıs Salı günü Berlin Eyalet Parlamentosu’nda tartışılacak.

”Dersim İsyanı” veya ”Dersim Katliamı” olarak da anılan olaylar, günümüz adıyla Tunceli’de 1938 yılında merkezi hükümetle Dersim aşiretleri arasındaki anlaşmazlıklar sonucu yaşanmıştır ve dönemin Türk hükümetinin uyguladığı sert politikayı kapsamaktadır.

Avrupa Dersim Dernekleri Federasyonu, temel olarak 4 Mayıs ”Dersim Tertelesi” ‘nin anma günü olarak kabul edilmesini ve resmen özür dilenmesini istemektedir. Ayrıca, 15 Kasım 1937 tarihinde Elazığ Buğday Meydanı’nda idam edilen Dersim Seyitleri’nin mezar yerlerinin, 1938 tarihinde evlatlık verilen Dersimli yetim çocukların tam listesinin açıklanmasını ve TBMM’de ‘1937-38 Dersim Tertelesi’ni Araştırma Komisyonu’nun kurulmasını talep etmektedir.

17 Mayıs günü Berlin Eyalet Parlamentosu’nda gerçekleşecek tartışmaya birçok araştırma görevlisi ile diğer etnik ve inançsal azınlıkların temsilcilerinin yanı sıra Yeşiller partisi Eşbaşkanı Cem Özdemir, Berlin Mitte Belediye Başkanı Dr. Cristian Hanke, Kreuzberg Belediye Başkanı Dr. Franz Schutz, Sol Parti milletvekili Kadriye Karcı ve Sol Parti Eyalet eski milletvekili Hüseyin Kenan Aydın da katılacak.

Tartışma, 17 Mayıs 2011 salı günü Niederkirchnerstr. 5’te saat 10:00’da başlayacak.

Haber-Com